Per. Kas 30th, 2023

    Röportaj ve fotoğraflar: Tarkan Kaynar

    Çetin Tangoç 7 yıl önce Ayvalık’a yerleşmiş. Şair, esnaf, antikacı bir gönül adamı. Çocukluğu Balıkesir’de geçmiş. İstanbul Fatihte At Pazarı sokağında Türk yemekleri yapan Eski Kafa isimli sahibi olduğu bir lokantayı işletmiş. O arada “Zimbabwe’den Sevgilerle” isimli seri televizyon programları yapmış. Sonra İstanbul’un boğuculuğundan, yaşam şartlarından uzaklaşarak Ayvalık’a yerleşmiş.

    TK – Merhaba. Ne zaman açtınız bu güzel antika mağazasını?

    ÇT – Birinci yılımızdayız. Burayı Ekim 2021’de açtım. Karşıdaki Macaron Muhallebicisi de bize ait. Orası 6.yılını doldurdu.

    TK – Bu sokak çok güzel. Canlı, hareketli. Daha önce de antika ile ilgili miydiniz?

    ÇT – Evet. Yaklaşık 20 yıldır topluyorum. Topladıklarımı arada satardım. Bu kez daha profesyonelce giriştim.

    TK – Bu 20 yılın tecrübesi doğrultusunda şunu sormak istiyorum; Nasıl başladınız ve geliştirdiniz toplayıcılığınızı? İlla bir kültür, seçici göz, alt yapı gerekiyordur.

    ÇT – Çocukken ailemden en çok azar işittiğim şey ceplerimin sürekli ıvır zıvırla dolu olmasıydı. Çöpçü gibiydim. Zamanla edebiyattan çok etkilendim. Eskiye dair, eşyaya dair olan her şey… Biz toplum olarak eşyayı tanımlayamadık. Aslında eşya da bizi tanımlıyor. Toplumlar kıyafetlerini değiştiğinde fikirleri de değişkenlik gösterir. Örneğin Cumhuriyetin getirdiği kılık kıyafet kanunu ile modern bir toplum olduğumuzu kabullendik ve Osmanlının giyimi bize çağdışı gelmeye başladı. Kıyafet bizi tanımlamış oluyor. Tanımlamalar da beni çok etkiledi.

    TK – Mağazanızda en eski ne var?

    ÇT – 1906 yılında basılmış hat sanatı üzerine bir kitap var. Osmanlı zarfları var. 1928de Türkiye Cumhuriyetinin ilk eğitimlerinin birinde çekilmiş bir fotoğraf var. Yukarıda gördüğünüz 1910 üretimi Amerikan endüstriyel aydınlatmalarıdır. Opalinler nereden baksanız 100 yaşındadır. İsmet İnönü’nün 1940’lı yıllarda Muammer Karaca’nın evinde kahve içtiği fincan var. Hemen ona bir rozet yapılıp sandığa koyulmuş. O var. Ayrıca dün bir arkadaşıma hediye ettim, 1939’da İsmet İnönü’nün Mustafa Kemal’in vefatının ardından muhtemelen delegasyona dağıtılmak üzere daktilo edilmiş ilk kongre konuşma metni vardı.

    TK – Muhallebicilik nereden oluştu?

    ÇT – Muhallebinin içinde sevgi var gibi geliyor bana. Samimi buluşmaların, görüşmelerin mekanı gibi…

    TK – İnci Profiterol gibi, Sevinç Pastanesi gibi…

    ÇT – Evet. Saray Muhallebicisi, Murat muhallebicisi, Eski Özsüt gibi…

    TK – Gelelim Ayvalık’la ilgili düşüncelerinize…

    ÇT – Eskiden beri her zaman bir gün kasabaya dönmek gibi düşüncem vardı. İstanbul’un demografisi çok çok dönüştü. Ayvalık ise ruhu olan bir yer. İstanbul’da da Fatih’te, Cibali’de, Asmalımescit’de yaşadım…Hep eski dokuyu, eski kentleri seven biriyim. İlhan Berkin Ece Ayhan’ın da etkisi olduğunu düşünüyorum bunda. Ayvalık tarih boyunca bir medeniyet yeridir.

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak.