Yaklaşık iki yıl önce Fulsen ve Sertaç’ın Datça’dan Ayvalık’a göçmesiyle başlamıştı AHTO’nun macerası. Ahto hem sahaf hem butik pizzacı bir mekan. Ayvalık’ın o tatlı çarşısının içinde hani dar bir üçüncü (3.) sokak var ya, orada tarihi bir zeytinyağı üretim binasında hizmete başlamıştı. Mekan boş haliyle bile güzelken Fulsen ve Sertaç’ın el atmasıyla ruhunu da kazanmış. İçinde binlerce kitap, dergi, afiş, plak o tarihi havayı solumanıza yardımcı oluyor. Tabi bir de Sertaç’ın elinden çıkan muhteşem ve özgün pizzaların kokusu.
Fulsen’i (Türker) “Garson ve Mutlu: Bir kaçış planı” isimli çok satan kitabından tanırsınız. Ona kendisiyle kitaplar üzerine yapacağım bir başka söyleşide değineceğim. Önce pizzalar! Ahto’da her pizzanın ismi bir kitap ismi! Mesela “Denizler altında yirmi bin fersah”. Alice Harikalar Diyarında, Dünyaya Orman Denir, Yer Demir Gök Bakır, Kasabanın En Güzel Kızı, İlyada ve Odysseia, Ölümüne Sadakat… Deniz ürünleri ile pizzalar da çıkıyor Sertaç’ın elinden. Sardalyalı Hem kitaplara göz atıp hem pizzanınızı yiyebiliyorsunuz. Mantı da var! Çorbaları unutmayalım: Bademli nohutlu kabak çorbası, Kremalı pırasalı havuç çorbası,Biber çorbası, Soğuk domates çorbası… Bunları yazarken müthiş iştahım kabardı.
Ahto’nun maskotu var bir de: Şila! Kapı bekçisi, müşteri karşılayıcı, hava durumu ölçücü… Aç zannedip aldanabilirsiniz. Sertaç o konuyu şöyle yanıtlıyor: “Gözlerine değil, poposuna bakarsanız aç olmadığını anlarsınız”
Yolu Ayvalık’a düşenler Fulsen ile Sertaç’ın yemeklerine ve sohbetlerine soyup çıkarsınız. Benden söylemesi 👍